Günümüzde internetin yaygınlaşması , iletişim araçlarının gelişmesi ve diğer teknolojik ilerlemeler ile beraber dolandırıcılık da bu durumlar karşısında şekil değiştirmekte ve dolandırıcılar farklı yollara başvurmaktalar . İnsanlar ceplerinde taşıdıkları telefonlarıyla dünyanın diğer ucunda olan biriyle kolayca iletişime geçebilmektedirler . Bunun bilincinde olan dolandırıcılar da insanlarla kullandıkları telefonlar üzerinden ulaşıp dolandırmaya çalışmaktadırlar. İletişim araçlarının vasıta kılınıp dolandırma kanunda nitelikli hal olarak belirtilmiştir. Bu yazımızda Türkiye’deki dolandırıcılık oranını minimum %90 oranında düşürecek tavsiye niteliğinde düşüncelerimizi paylaşacağız.
Dolandırıcılık Türk Ceza Kanunun‘da tarif edildiği üzere hileli davranışlarla karşı tarafın ya da başkasının zararına olacak şekilde ancak kendi veya başkasının yararına olacak şekilde gerçekleşen eylemlerdir . Dolayısıyla dolandırıcılıktan bahsedebilmek için öncelikle hileli davranışların olması gerekmektedir. Hileli davranışlardan kasıt bunların aldatıcılık kabiliyetinin olması gerektiğidir. İkici olarak bu hileli davranışların karşı tararın ya da başkalarının zararına sebebiyet verecek olmasıdır. Zarara sebebiyet vermeyen bir fiil başka bir suç oluşturmuyorsa bu durumunda dolandırıcılıktan dolayı cezalandırma olmayacaktır. Son olarak hileli davranışları gerçekleştiren kişinin bu hileli davranışlarla kendisi veya başkasının yararına kazanımlar elde etmesi gerekir.
Bu yazımızın asıl konusu TCK madde 158 düzenlenmiş olan nitelikli dolandırıcılık suçudur. Nitelikli dolandırıcılık , basit dolandırıcılık suçundan daha fazla cezayı gerektirir. Yazımızın ilk paragrafında belirttiğimiz üzere iletişim araçlarının hemen hemen herkes tarafından kullanılmasıdan dolayı , iletişim araçlarının kullanılarak dolandırma işlemleri en yaygın tiptir. Bu suçun günümüzde neredeyse mağduru olmamış kimse yoktur. Bundan dolayı kanun düzenleyici özellikle bu durumu göz önüne alarak düzenlenmede bulunmuştur. Bunu da nitelikli hal olarak TCK 158 ‘de düzenlemiştir :
Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla, …………………………
Bu maddenin f fıkrasında belirtildiği üzere ”bilişim sistemlerinin ,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle ” gerçekleşmesi halinde dolandırıcılık suçunun nitelikli hali oluşacaktır. Bu durumda verilecek olan hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz
Bilişim sistemleri denilince akla sadece bilgisayar gelmekte ancan bu doğru değildir. Bilginin toplanmasında, işlenmesinde, depolanmasında, ağlar aracılığıyla bir yerden bir yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri kapsar. Telefon ,televizyon ,radyo ve benzeri teknolojik aletlerde birer bişim sistemidir.
Bu makalemiz kimisi için uzun olabilir ama içeriği belki binlerce insanın dolandırılmasının önüne geçecek çok basit ama etkili çözümleri içermektedir. O yüzden bu makaleyi Cumhurbaşkanlığı’na , İçişleri Bakanlığı’na, Ulaştırma ve Teknoloji Bakanlığı’na , Adalet Bakanlığı’na ve GSM hattı şirketlerine ( VODAFONE, TÜRKCELL VE TÜRK TELEKOM) postalanacaktır. Umarım muhataplarımız önerilerimizi dikkate alarak bu yönde çalışmalar yaparlar . Biz de bu konuda katkı vermek için her zaman yardımcı olmaya hazırız.
Muhtemelen her gün tanımadığınız veya sizde kayıtlı olmayan numaralar tarafından aranmaktasınız. Bu aramalarda karşı taraf kendisini banka görevlisi , GSM operatörleri çalışanı , cinsel ürün satış temsilcisi , polis , savcı ,avukat vb benzeri şekilde tanıtmakta. Karşı taraf bazen ürün satmaya çalışmakta ,bazen bilgilendirmede bulunmaktadır. ancak sorun sizi dolandırmaya çalıştıklarında başlamaktadır. arayan kişiler , mağdurları hileli davranışlarla dolandırmaya çalışmaktadırlar . FETÖ olaylarının patlak verdiği dönemde dolandırıcılar mağdurları haklarında FETÖ ile ilgili soruşturma olduğu bahanesiyle dolandırmaya çalışıyorlardı. Günümüzde ise genellikle terör, cinsel suçlar ve benzeri soruşturmaların olduğu yalanıyla dolandırmaya çalışıyorlar. Günde binlerce bu şekilde olay yaşanmakta, yüzlerce insan mağdur olmakta .
Dolandırıcılar iletişim araçlarının vermiş olduğu kolaylıktan yararlanmaktadırlar . Zaten aramayı gerçekleştirdikleri GSM hatları da olaylarla bağlantısı olmayan 3. kişilere ait olmaktadır. Mağdurların göndermiş oldukları paralar için kullandıkları hesap numaraları da başkasına ait olmaktadır. Yani bu işi yapan dolandırıcılar hep perde arkasında durmaktadırlar. Yakalanmayacaklarını bildiklerinden dolayı çok rahat hareket etmektedirler. Kimi zaman yapılan fiziki ve teknik takip sayesinde yakalanmakta ancak bu işten kazançları içerde geçirdikleri süreye değdiğinden dolayı çıkar çıkmaz bu işi devam etmektedirler. Dolandırıcıların işlemiş olduğu bu tür olayların çok azı tespit edilebilmektedir.
Bu kişiler perde arkasında durdukları için tespit edilmemelerinden dolayı savcılıklar ve kolluk görevlilerinin görevini yerine getirmediği iddia edilebilir . Ya da mahkemelerin verdikleri cezaların yetersiz kaldığı düşünülebilir. Oysa bir avukat olarak bu düşüncelere katılmamız mümkün değildir. Elbette bir takım eksiklikler hem savcılık ve kollukta hem de mahkemelerde mevcuttur. Ancak savcılıklar ve kolluk ellerinden geleni yapmakta , mahkemeler uzun yargılama sürelerine rağmen suçlular hakkında gerekli cezaları vermektedir.
O zaman asıl sorun ne ?
Yani nasıl bu tarz olayların önüne geçilebilir ? Bunun cevabı yukarıda belirttiğim üzere mahkemeler ya da kolluk değildir. Elbette bunların katkısı olmadan bu sorunların önüne geçilemez . Ancak sorun ortaya çıktıktan sonra müdahalede bulunduklarından dolayı bunları önleme imkanları yoktur. Dolandırıcılık olaylarının gerçekleştiği yerler iletişim araçlarıdır. Yani telefonlardır ; yani GSM hatlarıdır. Dolayısıyla asıl müdahale GSM operatörleri tarafından yapılmalıdır.
GSM operatörleri ne yapabilir?
Bazen çevrenizde birinin adına onlarca hattın olduğunu görmüşsünüzdür. Belki sizin adınıza da bilmediğiniz farklı hatlar vardır. Haberiniz olmadan GSM bayilerinde kimlik bilgileriniz kullanılarak hatlar açılmaktadır. Bu açılan hatlarla insanlar aranmakta ve dolandırılmaktadırlar . Yani hiç bilginiz ve ilginiz olmadan birinin dolandırılmasında adınız geçebilir ve yargılanabilirsiniz. Bu kötü sonuçların olmaması için GSM şirketleri öncelikler kişilere sınırlı sayıda hat vermelidir. Bu hatlar verilirken farklı kişiler tarafından başkalarının kimlik bilgilerinin kullanılmasının önüne geçilmesi için parmak izi alınmalı . Yine göz okuma sistemi kullanılmalı . Bu durumda farklı hatların açılmasının önüne geçilecektir. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır . Ülkede gerçekleşen dolandırıcılık olaylarının %90 oranında sonlanacağı görülecektir.
GSM şirketleri bu önlemleri aldıkları takdirde kolluk ve mahkemelere çok fazla iş düşmeyecek , iş yükü ağır olmadığı takdirde gelen dosyalara da daha özenli bir şekilde bakılacaktır.
Bu konuda ivedi olarak kanun koyucunun , ilgili bakanlık ve kurumların harekete geçmesini temenni ediyoruz.
Avukat İbrahim Halil Aydın
BU MAKALENİN TÜM TELİF HAKLARI AVUKAT İBRAHİM HALİL AYDIN'A AİTTİR.İZİN ALINMADAN MAKALELERİMİZİN PAYLAŞILMASI DURUMUNDA YASAL SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR.