YARGITAY İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’ne
sunulmak üzere
GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ ‘ne
ESAS NO : 20../……
KARAR NO : 20…/……
TEMYİZ EDEN DAVACI : AD-SOYAD TC
ADRES:
VEKİLİ : Av. İBRAHİM HALİL AYDIN– UETS
DAVALI : AD SOYAD TC
ADRES:
VEKİLİ : Av. AD SOYAD UETS
Konu : Temyiz başvurumuzdur.
AÇIKLAMALAR :
1-Yerel mahkeme tarafından verilen karara karşı istinaf itiraz yoluna başvurmamıza rağmen İstinaf Mahkemesi usul ve esasa uygun olarak inceleme gerçekleştirmemiş ve başvurumuzun reddine karar vermiştir. Bundan dolayı Temyiz itiraz yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur.
2- Müvekkilim ve karşı taraf arasında görülen zina sebebine dayalı boşanma davasında yerel mahkeme zina olgusunun varlığının ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar vermiştir. Oysaki boşanma davası devam ederken evlilik süresi içerinde edilen malların paylaşımı ile ilgili İZMİR Aile Mahkmesi ‘nde görülen davada sosyal ve ekonomik durum incelemesi raporunda davalı X yetkili memurlara dini nikahlı evli olduğunu ve dini nikahlı eşi ve çocuklarıyla beraber yaşadığını beyan etmiştir.Bu durumu yerel mahkemeye ve İstinaf Mahkemesi’ne bildirmiş olmamıza ve bu raporu mahkemeye sunmuş olmamıza rağmen dikkate alınmamıştır.İstinaf Mahkemesi süresi içerisnde sunulmayan delillerin hükme esas alınmayacağın bahisle yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yerinde olduğuna karar vermiş ve başvurumuzun reddine karar vermiştir.
3-Yargıtay , boşanma davası devam ederken ve bu karar kesinleşmeden eşlerin birbirlerine sadakat yükümlülüğü olduğu yönünde bir çok içtihat kararı vardır. Boşanma davasının açılmış olması evlilik birliğinin sona erdiği manasına gelmemektedir.Zira kesin hüküm verilinceye karar bu birlik devam edecektir. Boşanma davası devam ederken sonradan ortaya çıkan ve mal rejimine ilişkin davadaki sosyal ve ekonomik durum inceleme raporunun boşanma davasını açarken sunma imkanın olmadığı açıktır. Mal paylaşıma ilişkin dava boşanma davasından sonra açılmıştır. Zina olgunun resmi kaynaklar tarafından (sosyal ekonomik durum incelemesi raporu ) bizzat davalının ağzıyla doğrulanması iddiamızın doğruluğu ispatlamıştır. Bu raporu dosyaya sunduğumuzdan dolayı incelenmesi halinde haklılığımız görülecektir.
Aşağıda Yargıtay’ın emsal dosyalar için almış olduğu içtihat kararlarını sunuyoruz .
……………….Mahkemece, “davacı-davalı koca tam kusurlu” kabul edilerek boşanma davası reddedilmiş, davalı-davacı kadının boşanma davası ise aynı gerekçe ile kabul edilmiştir. Oysa davalı-davacı kadının başka birisi ile nişanlandığı ileri sürülmüş ve bu iddiaya ilişkin temyiz aşamasında fotoğraflar sunulmuştur. Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir ve boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülük devam eder. Davalı-davacı kadının bu yükümlülüğünü ihlali, diğer taraf bakımından boşanma sebebi oluşturur. Ortaya çıkan bu yeni hadise, kadının davasının sonucunu ve tarafların kusur durumları ile boşanmanın fer’i sonuçlarını etkileyecek niteliktedir. Öyleyse bu hususun, diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davacı-davalı kocanın, davalı-davacı kadının davası ile fer’ilerine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.04.2012 (Pzt.)
- Hukuk Dairesi 2013/6688 E. , 2013/10835 K. (İÇTİHAT METNİ)
Mahkemece, “davalı-karşı davacı tam kusurlu” kabul edilerek karşı boşanma davası reddedilmiştir. Oysa davacı-karşı davalı (kadın)’ın, kendi davasının kabulü ile verilen boşanma kararı henüz kesinleşmeden bir başka erkekle birlikte yaşamaya başladığı ileri sürülmüş ve bu iddia temyiz aşamasında sunulan soruşturma dosyası ve diğer delillerle doğrulanmıştır. Türk Medeni Kanununun 185/3. maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir ve boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülük devam eder. Davacı-karşı davalı (kadın)’ın bu yükümlülüğünü ihlali, diğer taraf bakımından boşanma sebebi oluşturur. Ortaya çıkan bu yeni hadise, kocanın davasının sonucunu ve tarafların kusur durumları ile boşanmanın fer’i sonuçlarını etkileyecek niteliktedir. Öyleyse bu husus nazara alınarak, diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir. Açıklanan sebeple kararın bozulmasına, bozma sebebine göre kocanın kadının boşanma davası ile fer’ilerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre, yeniden karar verilmesi gerekli hale gelen kadının davası ile fer’ilerinin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
……….Eşlerin evlilik birliğindeki sadakat yükümlülüklerinin boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar devam edeceği kuşkusuzdur.
………. Davalının evlilik birliği sonuçlanmadan, bir başka erkekle zina yapmak suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlalinin gerçekleşmesi halinde, hukuka aykırı bu eyleminin yaptırımsız kalması da kabul edilemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
2020/11610 E.,2021/406 K.
“İçtihat Metni”
”……Kural olarak mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil olmayıp, takdiri delildir. Bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilebilir. Bu bakımdan kesin delille ispatı gereken bir hukuki işlemin varlığı mahkeme dışı ikrar ile ispat edilemez. Ne var ki mahkeme dışı ikrar bir belge ile ispat edilebilirse kesin delil hükmünde olur.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, savcılıkta, haciz sırasında ya da polis önünde yapılan ikrar, mahkeme dışı ikrar olup; bir belge ile ispat edilebilirse, kesin delil hükmünde olacağı ve ikrarda bulunanı bağlayacağı açıktır….. ”
4-Yine dosyaya sonradan delil sunmayla alakalı olarak hmk ilgili kanun maddelerinde ;
HMK 145 (1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
HMK Madde 188
(1) Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez.
(2) Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez.
(3) Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz.
şekilinde açık hükümler bulunmaktadır. Bu maddelerden hareketle dosyaya sonradan sunmuş olduğumuz SİR delili dava açılırken mevcut olmadığından dolayı sunulması mümkün değildir.
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda ayrıntılarıyla arz ve izah ettiğimiz nedenlerle ve sayın heyetinizce re ’sen nazara alınacak diğer hususlar ışığında, temyiz talebimizin kabulü ile Esas No : 20…/….. karar No: 20../…. sayılı kararının belirttiğimiz gerekçelerle BOZULMASINA karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.
Avukat İbrahim Halil Aydın
“BOŞANMA DAVASI TEMYİZ BAŞVURUSU DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ” için bir görüş