İnsanlığa karşı suçlar, uluslararası suçlardan olup, Uluslararası Ceza Mahkemeleri tarafından yargılanabilen suçlar kapsamına girmektedir. Bu anlamda kapsam dahilinde bulunan suçlar; savaş suçları, soykırım suçları ve saldırı suçlarıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 77. Maddesi’nde bu suçlar hakkında bir düzenleme yapılmıştır. TCK’nın 77(1) kısmında ise ; kasten öldürme, kasten yaralama, işkence etme ve ya köleleştirme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, bilimsel deneylere tabi kılma, cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı, zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevk etme suçlarının ırkî, dînî, siyasal ve felsefi saiklere bağlı olarak toplumun belli bir kesimine karşı sistemli bir şekilde ve bir plan dahilinde işlenmesi insanlığa karşı suçlar kapsamına girmektedir.
İnsanlığa Karşı Suçlar Örgütlü Olarak İşlenirse
İnsanlığa karşı suçlar, örgütlü bir şekilde işlenirse cezanın boyutu farklı olarak değişmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı maddesinin 78(1) kısmında bu yukarıda sayılan suçların örgütlü bir şekilde işlenmesi durumda, yani bu suçları işlemek amacıyla bur örgüt kuran ya da bunu yöneten kişilere 10 ile 15 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Örgütlere üye olan kimseler ise beş ile 10 yıl arası hapis cezası istenebilmektedir. Bunun yanında bu suçlara karşı zaman aşımı işlemediği gibi, tüzel kişilere de güvenlik tedbiri alınması hükmolunur.
İnsanlığa Karşı Suçlar ve Uluslararası Ceza Hukuku’ndaki Yeri
İnsanlığa karşı suçlar, esasen 2. Dünya Savaşı’ndan itibaren hukuk metinlerinde yer almaya başlamış ve uluslararası suçlar kapsamına girmeye başlamıştır. Uluslararası hukuk alanına ise ilk kez tarih olarak 1945 yılında Nümberg Askeri Ceza Mahkemesi yargılamaları vasıtası ile girmiştir. İnsanlığa karşı suçlar, 2002 yılından itibaren yürürlükte bulunmakta olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 7. Maddesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlemeye tabi tutulmuş ve düzenlenmiştir. Türkiye de bu statüye taraf olmuş ancak bu statü ülkemizde henüz yürürlüğe girmiş durumda değildir. Aslında statü imzalanmış ancak iç hukuka gelince henüz onay prosedürü gerçekleşmiş durumda değildir. Bu statüye göre her hangi bir sivil nüfusa karşı sistematik ya da yaygın bir saldırının parçası olarak gerçekleştirilen aşağıda geçen suçlar insanlığa karşı suçlar kapsamına girmektedir.
Bunlar:
- Öldürme
- Köleleştirme
- Toplu bur şekilde yok etme
- Nüfusun sürgün ya da nakil edilmesi
- Fiziksel özgürlükten mahrum etme( hapis ve buna benzer şeyler )
- İşkence
- Zorla fuhuş yaptırma, köleleştirme, zorla kısırlaştırma, zorla hamile bırakma ve buna benzer cinsel şiddete maruz bırakma.
- Bireylerin zorla kaybedilmesi
- İrk ayrımcılığı
- Kasti bir şekilde bedene zarar verici ıstıraplar sonucunda hem fiziksel, hem de zihinsel insan vücudunda ciddi derecede hasara sebebiyet verme.
Bunun yanında insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım ile benzer yalnız farklı boyutta olduğundan birbiri ile karıştırılmamalıdır. Soykırımda grubun tamamen ve ya kısmen yok edilmesi olayı gerçekleşmektedir. İnsanlığa karşı suçlar bir grubu hedef almamaktadır. Buradaki hedef grubun üyesidir. Bu ancak çoğunluğu kapadığında o zaman soykırımdan bahsetmek mümkün olabilmektedir.
İnsanlığa Karşı Suçlar Statüsü’nde Cinsiyet Kavramı
İnsanlığa karşı suçlar statüsü oldukça geniş bir şekilde işlenen bu suçları ve karşılığında verilecek cezaları anlatmaktadır. Bu suçlar gayet geniş bir şekilde tanımlanmış ancak cinsiyet konusu sadece kadın ve erkeği iade etmektedir. Fakat günümüzdeki modern dünyaya bakıldığında tartışmaya açık bir çok konu bulunmaktadır. Bu durumda da sadece kadın ve erkekten bahsetmek pek te doğru olmayacaktır. Dolayısı ile de ortada bir çelişki bulunmaktadır. Burada cinsiyet kavramı daha geniş kapsamlı incelenmeli ve kategorik bir tanım yapılması daha uygun olacaktır. Aksi takdirde çağdaş insanlık değerlerine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. İnsanlığa karşı suçlar kapsamına suçu işleyen, yani fail her kes olabilir. Yalnız şunu da belirtmekte fayda var ki maddede ve metinde yer alan işlenen suçların sistematik ve de yaygın olarak gerçekleştirilmesi illaki belirli bir organizasyon dahilinde alması gerekir.
Suçun mağduru kim ve ye kimler olursa olsun sonuçta burada önemli olan sivil nüfus olmasıdır. Dolayısı ile mağdur olan kimsenin nerde olduğu ve o devletin vatandaşı olup olmadığı da önem arz etmez. Sivil nüfusta kastedilen şey zaten “savaşan” statüsünün olmamasıdır. İnsanlığa karşı suçlar ile ilgili bu alandauzman olan avukatlar dünyanın neresinde olursa olsun bu suçları ilgili mahkemeye bildirme yetkisine sahip kimselerdir.
HUKUKİ YARDIM ALMAK VE AVUKAT İBRAHİM HALİL AYDIN İLE GÖRÜŞMEK İÇİN RANDEVU ALABİLİRSİNİZ.
İletişim: 0542 761 8406
E-mail: av.ibrahimhalilaydin@gmail.com
Atatürk Bulvarı Urfa İşhanı Kat:2 No: 217 Haliliye/ Şanlıurfa