KASTEN ADAM ÖLDÜRME :
MADDE 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
MADDENİN YORUMU
Hayata karşı suçların en önemli hükmü maddede yer almaktadır. Failin kasten bir başkasının yaşama hakkını ortadan kaldırması cezalandırılmaktadır. Suçun tanımı açısından, önceki yasanın hükmü daha başarılıdır. Yeni tanımdaki“ insanı” terimi kulağı tırmalamaktadır. Maddenin temeli adam öldürmenin kasten gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle TCK’nın kast hükümlerine göre değerlendirilecektir. Kast kavramı 21inci maddede düzenlenmiştir. Bu konuda aşağıdaki esaslar dikkate alınmak gerekir.
MADDE 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. (2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde, olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir. Maddenin Yorumu : Madde, ilkin bir temel ilkeyi vurgulamaktadır. Suç, kasten işlenir. Bu nedenle birinci fıkranın ilk cümlesi her ülkenin ceza yasasında yer alması gereken bir normdur. Taksirin ceza hukukunda cezalandırılması, bir istisnadır. Birinci fıkranın ikinci cümlesinde yer alan kast tanımı hatalıdır. Kastın varlığı için, fail suçu oluşturan fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olmalıdır. Bu nedenle failin suçun tanımındaki unsurları bilmesi ve istemesinin aranması söz konusu değildir.
İkinci fıkrada olası kast(muhtemel kast) tanımı ve buna bağlanan sonuç yer almaktadır. Olası kastın tanımı şöyle olmak gerekir : Fail sonucu öngördüğü halde, bu sonucun gerçekleşmesi ihtimalini göze alarak hareketi gerçekleştirmişse, olası kast vardır. Gerekçede verilen örnekleri bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Öte yandan olası kast, ceza hukuku doktrin ve uygulamasında ele alınan kast türlerinden biridir; başka kast türleri de vardır ve bunlar üzerinde de tartışmalar söz konusudur. Bu yaklaşımda, yasa koyucunun yalnızca olası kasta maddede yer vermesi uygun bir sonuç değildir. Aslında yapılması gereken şey, yalnızca suçların kasten işlenmesi sonucunun bu maddede açıklanması ile yetinmek, olası kasta maddede yer vermemekti. Olası kast kavramı ile cezada indirim yapılması da maddede öngörüldüğü için, bu kavramın maddede tanımlandığı düşünülmüş ise, her olayda failin cezasının belirlenmesine ilişkin olarak yasada yer alan 61 inci maddeye bu konuda olası kastı temel alan bir norm yerleştirilebilirdi. Böylece yargıç, olası kast halinde failin cezasını belirlerken bu normu dikkate alırdı. Bu 11 normun temeli failin cezasında indirim yapmak olarak öngörüldüğünde, yargıç bu indirimi yapardı.
KASTEN YARALAMA :
MADDE 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (5328 sayılı yasayla eklenen fıkra) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3)Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b)Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c)Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d)Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e)(5328 sayılı yasayla değişik) Silâhla,
işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
MADDENİN YORUMU : Önceki yasada bu suç müessir fiil olarak adlandırılmıştır. Yeni yasa suçun ismini değiştirmiş yaralama yapmıştır. Bu terim hatalıdır. Her müessir fiil suçunda yaralama yoktur. Bunun böyle olmadığı birinci fıkranın yazımı ile doğrulanmaktadır. Birinci fıkrada suç tanımlanırken, kasten başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktan söz edilmektedir. Bu fiiller yaralama değildir. Birinci fıkradaki algılama yeteneği, akli melekeler olarak anlaşılmalıdır. Üçüncü fıkradaki ağırlatıcı nedenler için gerekçe okunmalıdır. Bu nedenlerin temeli, değişik kavramları içermektedir. Bunlar arasında suçun işlenmesindeki araç (3/e) yanında, suçun mağdurları (3/a ve b), failin görevi ya da görevini kötüye kullanması (3/c ve d) dikkati çekmektedir. Üçüncü fıkrada yer alan bazı kavramlar, 82 nci madde altında incelenmişti. Tekrarından kaçınıyorum. Üçüncü fıkranın (a) bendinde belirtilen kardeş terimi tüm kardeşleri kapsar, öz ya da üvey. 5328 sayılı yasayla, maddeye 2. fıkra olarak bir hüküm eklenmiştir. Buna göre, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunacaktır. Bu hükmün uygulanmasında, fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması, temeli oluşturur.
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA ÖLDÜRME VE YARALAMA SUÇLARI Sözü geçen kavramla ilgili olarak bazı noktalara ışık tutmak faydalı olacaktır. Basit de olsa, bir tıbbi müdahaleden söz edildiğine göre, bu müdahale, yarayı bir bandajla sarmanın ya da oksijenle temizlemesinin dışında, daha önemli bir işleme konu olmalıdır. Tıbbi müdahaleden kanımca ilk anlaşılması gereken husus budur. Tıbbi müdahale bir hekimin sağlıkla ilgili bir konuyu ele alması ve çözüm üretmesi anlamını taşır. Bu hareket yoğun ve kapsamlı bir işlemi gerektirmese dahi, yine de tıp biliminin gereğinin yapılması söz konusu olmalıdır. Suçun şikayete tabi olması, bu tür fiiller için bir soruşturmanın başlaması/başlamaması sonucuna da yön verecektir. Bu hükmün yasaya konulmasının sonucu olarak, maddenin 3. fıkrasında iki değişiklik yapılmıştır. Bu çerçevede 3 üncü fıkradaki fiiller ağırlatıcı neden sayılmıştır. Bu nedenle de bu fiillerin soruşturması/koğuşturması şikayete bağlı değildir.